Röpörtaj - Dr. Yahya Bahadır
Feature image

Türkiye gibi çocuk sayısının oldukça yüksek olduğu bir ülkede, toplumsal sağlığın korunması açısından sağlıklı bireylerin yetiştirilmesi, yeni doğan aşamasından başlayarak çocukluk döneminde yapılması gereken aşılardan, beslenmeye kadar geniş bir alanı kapsayan çalışma alanları ile pediatri uzmanları en ehemmiyetli yol göstericilerden. Bizde AksuWorld'ün yeni sayısında; Uludağ'ı, iskenderİ, kestane şekeri ile ünlü, yeşilin en güzel tonlarını bir arada bulabileceğiniz, M.Ö. 5200 yıl öncesine dayanan tarihi, Osmanlı'ya başkentlik yapmış bugün ise ülkenin en önemli turizm ve sanayi şehirlerinden, Bursa'nın önde gelen hekimlerinden, değerli bir Pediatri uzmanı Dr. Yahya Bahadır 'a merak edilen soruları sizler için yönelteceğiz.
1) Dr. Yahya Bahadır'ı AksuWorld okuyucuları için anlatabilir misiniz?

1959 Kalkandere / RİZE doğumluyum. İlk orta lise eğitimimi Trabzon'da tamamladım. 1983 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp fakültesinden mezun oldum. 1986-1990 yılları arasında Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalında uzmanlık eğitimimi tamamladım. İyi derecede İngilizce biliyorum. Meslek hayatımda 3 yılı pratisyen hekim, 4 yılı uzmanlık eğitimi(asistanlık) 20 yılı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı olmak üzere 27 yıldır ve halen aktif olarak hekimlik yapmaktayım.


İş hayatımdaki bu 27 yıllık hekimlik hizmetimin yanı sıra 2 yıl Genel Müdürlük, 14 yıl Başhekimlik olmak üzere toplam 16 yıl aynı zamanda çalıştığım kurumların yöneticiliğini yürüttüm. Meslek hayatımın ilk yıllarında Genel müdürlüğünü yürüttüğüm Adana Sıtma Enstitüsünde Dünya Sağlık Örgütü ile Sağlık Bakanlığına arasındaki ortak protokol çerçevesinde Sıtma Hastalığının eradikasyonu ve tedavisi çalışmalarında bakanlık adına resmi olarak yurt içi ve dışında aktif görevlerde bulundum.


1991-2001 yılları Sağlık Bakanlığı Bursa Çocuk Hastalıkları Hastanesinde 10 yıl süreyle kurucu başhekimlik ve 2001-2006 yılları arasında SSK Bursa Çocuk Hastalıkları Hastanesinde 4 yıl süreyle kurucu başhekimlik olmak üzere toplam 14 yıl süreyle başhekimlik yaptım. Başhekimliğini yürüttüğüm her iki çocuk hastanesini ilk kurucusu olarak göreve getirildim. 2010 yılında Tam Gün Kanunu sonrası muayenehane ve özel sektörde hekimlik hayatımı sürdürebilmek için kendi isteğimle devlet memurluğundan emekli olarak ayrıldım. Halen Medicalpark Bursa Hastanesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzman hekim olarak meslek hayatımı aktif olarak sürdürmekteyim.


Meslek hayatım boyunca klinik hekimliğin yanı sıra Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıpta özellikle Apiterapi olarak bilinen arı ürünleri ile yapılan tedavi, Fitoterapi olarak bilinen Şifalı Bitkilerle yapılan tedavi, Aromaterapi olarak bilinen aromatik bitkilerle yapılan tedavi, Balneoterapi olarak bilinen Mineralli Sularla yapılan termal kaplıca tedavilerle ilgili uluslararası kurslar, seminerler, kongrelere aktif olarak katıldım ve eğitimler alarak bu konulardaki bilgi ve birikimlerim ve deneyimlerimi hastalarımda uygulamaya topluma aktarmaya çalışmaktayım.


2) Birçok uzman bağışıklık sisteminin güçlü olması gerektiğini belirtiyor, bilmeyenler için bağışıklık sistemi nedir, niye bu kadar önem arz eder açıklayabilir misiniz?


Bağışıklık sistemi canlının maruz kaldığı dış ve iç zararlı etmenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden, hastalıklara karşı koruma ve tedavi yapan işleyişlerin toplamıdır. Sistem, canlı vücuduna giren veya vücutla temasta bulunan her yabancı maddeye karşı tarama yapar ve onları canlının sağlıklı vücut hücrelerinden ayırt ederek ya hapsederek yada öldürülerek çalışmaktadır.



Pic

Bağışıklık sistemi organ doku hücre ve onların sentezlediği bir dizi madde ve moleküllerden oluşmaktadır. Bağışıklık sistemi organları başlıca Lenf bezleri, bademcikler, timus, lenf düğümleri, karaciğer, dalak, barsak peyer plakları, lenf damarları, kemik iliğinden oluşmaktadır. Bağışıklık sistem hücreleri ise bu organlarda bulunan fagositler, makrofajlar, lökositler, lenfositler adı verilen öldürücü hücreler olup, bunların sentezlediği zararlı antijene bağlanarak onu nötralize eden antikor adı verilen moleküller ve bu sistemin çalışmasını uyaran ve düzenleyip tamamlayan kompleman hücreleri bağışıklık sisteminin ana parçalarıdır.



Bağışıklık sistemi organları ve hücreleri



Pic
Pic

Bağışıklık sistemi normal tempoda çalışmalıdır. Normal temposundan daha az çalışırsa yetersizliği, aşırı çalışırsa kendine hücrelerine saldıran aşırı bağışıklık durumu ortaya çıkar. Her ikisi de vücut için zararlıdır. Bağışıklık sistemindeki bozuklukları hastalıklara neden olur. Bağışıklık sistemi normalden daha az etkin olduğunda bağışıklık yetmezliğine bağlı solunum, dolaşım, mide, barsak gibi sistemleri tutan tekrarlayan ve bazen yaşamı tehdit eden çeşitli enfeksiyon hastalıkları, sistem normalden daha fazla çalıştığında ise özellikle kas, kemik ve eklem dokusundaki kendi hücrelerine karşı saldıran romatoid artrit, sistemik lupus, Tip 1 diyabet gibi otoimmun(kendine bağışık) romatizmal ve metabolik hastalıklar meydana gelir.


Uygun ve yeterli beslenememe, fiziki ortam değişikliklerine göre korunmama, bazı kortizon ve kanser tedavisinde uygulanan kemoterapotik ilaçların yanı sıra virüslerin neden olduğu AIDS gibi bazı enfeksiyon hastalığına veya radyasyona maruz kalma, bazı genetik hastalıkların sonucu ya bağışıklık sistemi normalden zayıf ve yetersiz çalışarak çeşitli enfeksiyon hastalıklarına ya da tam tersine nedeni bilinmeyen şekilde normalden fazla etkin çalışarak vücudun kendi dokularını yabancı olarak algılayıp onlara saldırmana yol açan otoimmun hastalıklara neden olur.


Günümüzde bağışıklık sisteminin çok geniş ölçüde aydınlatılabildiği söylenebilir. Tıpta buna İmmunoloji (bağışıklık bilimi) adı verilmektedir. Son yıllarda bu sistemi oluşturan unsurlar tanımlandıkça bunlara bağlı hastalıkların tanımlamaları değişmiş tedavisinde ve önlenmesinde klasik tıp ürünlerinin yanı sıra geleneksel tamamlayıcı kullanılan bağışıklık sistem düzenleyici(immunomodülator) olarak doğal ürünlerden yararlanılmaktadır.


3) Güçlü Bağışıklık Sistemi ile beslenme arasında bağlantı olduğu söylenebilir mi?



Kesinlikle evet. Bağışıklık sistemi ile beslenme arasındaki ilişki antik çağdan beri bilinmekte yararı olan gıdalar tarihten beri araştırılmakta ve geleneksel olarak yetiştirilip tüketilmektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirici beslenmenin birinci koşulu düzenli ve dengeli beslenmektir. Ayrıca içeriğinde C ve E vitamini ve beta-karoten gibi anti-oksidanları içeren sebze ve meyveler ile bitkisel sıvı yağlar, kuruyemişler vücuttaki serbest radikalleri nötralize ederek, probiyotikler içeren yoğurt bağırsaktaki yararlı bakterileri koruyup arttırarak, omega 3 ve yağ asitleri içeren balık ve kükürt bileşenleri içeren sarımsak, izoflovanlar içeren soya fasulyesi, temel amino asitleri içeren proteinli gıdalar arı ürünleri ( arı sütü, polen, bal, propolis) bağışıklık sistemini uyaran ve bağışıklık sistemini güçlendirici temel gıdalardır. Bunlara ek olarak beta-glukan, ekinezya, probiyotikler, izozomlar, yeşil çay gibi doğal maddeler bağışıklık güçlendiren ek besinlerdir.

Pic



4) Doğal ürünler diye tabir edilen ürünlere karşı dünyada ilgi artarak devam ediyor. Türkiye'de düne kadar koca karı ilaçları ile diye tabir ettikleriyle ilgilenenler kervanına katılanlardan diyebileceğimiz bir durumu gözlemlemeye başladık. Sizin bir hekim olarak naturel ürünlere bakışınız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Dünyada endüstriyel gelişmeye paralel olarak tıpta da çeşitli hastalıkların tedavisinde sentez yoluyla elde edilmiş bir çok ilaç, özellikle bağışıklık sistemini ilgilendiren enfeksiyon ve otoimmün hastalıklar ve kanser hastalıklarının tedavisinde kullanılmaya başlandı. Ancak mevcut ilaçlar, yan etkilerine bağlı şikayetler, direnç gelişimine ve doğal bağışıklık sisteminin zayıflaması sorununu da beraberinde getirmeye başladı. İşte bu noktada gelişmiş ülkeler hastalıkların korunmasında etkili olan ürün ve gıdaların doğal yollarla elde edip kullanmaya başladılar. Dünya Sağlık Örgütü bu tıbba "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp" adını vererek sağlığın bu yönünü bilimsel temellere oturtarak gelişmesine yönelik kurallar, çalışmalar ve yayınlar yapmaktadır. Doğal sağlık ürünler konusunda Kanada, ABD, Almanya, Çin, İspanya önemli sektör yaratmış ve ürünlerini tüm dünya ülkelerine ihraç etmektedir. Ülkemizdeki hekim, eczacı, diyetisyen vb. gibi çeşitli sağlık profesyonellerine sağlığın bu yönündeki temel bilgi eğitimlerini akademi yıllarında yeteri kadar verilmediğinden bu tip ürünlerin insan sağlığına yararlı olan etkilerini mezuniyet sonrası bireysel eğitim ve çalışmalarıyla elde etmeye çalışmaktadırlar. Halbuki bu doğal ürünlerle beslenme ve tedavi ürünleri ile ilgili dünyada bir ekol olarak kabul edilen geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın İbn-i Sina Türk ekolü, şifalı sularla ve aromatik yağlarla yapılan kaplıca tedavilerinin dünya spa ve wellness tıbbında Geleneksel Türk hamamı özel ve üstün bir yeri bulunmaktadır. Biz sağlık profesyonellerine düşen görev, geçmişte kocakarı ilaçları olarak tabir edilen bu tip doğal ürünleriyle ilgili klinik araştırmalar yaparak bilinen yararlarını bilimsel olarak ortaya koyarak ve klasik tıbbın yanı sıra, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına sahip çıkmak ve doğru uygulanmasını sağlamak olmalıdır. Bir ay önce yayımlanan son kanun hükmündeki kararname ile Sağlık Bakanlığı da bu konudaki klinik uygulamaları geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarını başlığı altında kendi görevleri arasına almış olmasıdır.
Türkiye'deki sağlık profesyonelleri bu şekilde sektöre sahip çıktıkları takdirde ülkemizde ilaç sektörü kadar önemli olan yerli doğal şifalı ürünler sektörü iyi üretim teknikleri (GMP) ile üretilmiş gıdalar şeklinde gelişecek ve tüm dünyaya ihracat yapabilecek potansiyele sahiptir.

Bu konuda öncü olarak gördüğüm Aksuvital firmasının sektöre yapmış olduğu değerli çalışmalarını bir hekim olarak takdirle karşılıyorum

5) Çocuklar hangi doğal ürünler hangi miktarda kullanılmalıdır? Özellikle bal, polen, arı sütü kullanımına kaç yaşında başlanması, ne kadar tüketilmesi gereklidir?

Genel kural olarak 0 ila 1 yaş arasındaki çocuklarda temel besin anne sütü ve formül mamalar ile meyve ve sebze suları olmalıdır. Ancak 1 yaşından itibaren bu besinlere ilave olarak yine proteinden zengin et, süt, yumurta gibi gıdalar temel besin kaynağı olarak eklenmelidir. Bunların yanı sıra 1 yaşından itibaren özellikle bal, polen, arı sütü, omega 3 ve omega 6 içeren balık ve balık yağları gibi doğal ürünlere başlamak gerekir. Zira anne sütünün bağışıklık koruyucu etkisi 1 yaşından itibaren azalmakta ve bağışıklık güçlendirici, büyümeye ve gelişmeye destek sağlayıcı bu tip doğal ürünlere ihtiyaç oluşmaktadır. İster gıda ya da şurup, macun, kapsül şeklinde bağışıklık sistemine destek olarak gıda takviyesi olarak hazırlanan bu tip ürünler, sık enfeksiyonların yaşandığı 1 ila 18 yaş arası çocuklara pediatri hekimleri tarafından önerilmekte ve reçete edilmektedir.


Arı sütü 1-6 yaş arası çocuklarda kullanım günde 20-100 mgr arası süte veya bala karıştırılarak, Polen 2-6 yaş arası 3-5 gram bala karıştırılarak kullanılabilir. Bal ise 1 yaşından itibaren kilo başına 1gr olarak günlük tüketilmelidir. Örneğin 20 kilo olan bir çocuğa günde 20 gr (1.5 çorba kaşığı) bal verilmelidir.


6) Doğal ürünler kullanılırken nelere dikkat edilmesi gerekiyor?


Doğal ürünler gıda olarak kullanılırken organik olarak üretilmiş taze ve temiz olmasına ve mümkünse sebze ve meyvelerin pişirilmeden yenmesine dikkat edilmelidir. GMPye (iyi üretim tekniklerine) sahip firmalardan üretilmiş doğal ürünlerin tercih edilmesine ve önerilen kullanım dozlarını aşmayacak şekilde kullanılmasına dikkat edilmelidir. Bu konuda mümkünse hekim, eczacı ya da diyetisyen gibi sağlık profesyonellerinden bilgi alınmasına dikkat edilmelidir. Eğer bu tip ürünler belirli bir hastalığın veya hastalıkların tedavisine destek olarak kullanılmak isteniyorsa uygun süre ve doz, ilaç etkileşimi, kullanılmaması gereken durumlar alerji ve yan etkileri açısından mutlaka sağlık profesyonellerine danışılarak kullanılmalıdır.

7) Sizin eklemek istedikleriniz var mı?

Zengin bitki florası, tarım gıda ve hayvancılık yönünden uygun coğrafyası bulunan ülkemizin topraklarında dünyaca bilinen pek çok şifalı bitkiler yetişmekte ve bazıları hammadde olarak dünyaya ihraç edilmektedir. Ülkemizin bu mevcut potansiyeli her yönüyle devlet politikası olarak desteklenerek yerli doğal sağlık ürünleri endrüstrisi güçlendirilmeli, sektörün dünya piyasalarına yarışabilecek şekilde kaliteli ve doğru yolda gelişmesi sağlanmalıdır. Başta hekim, eczacı, diyetisyen, sağlık teknikeri olmak üzere bütün sağlık profesyonelleri kaliteli yerli doğal sağlık ürünlere daha fazla sahip çıkmalıdır. Doğal sağlık ürünlerin koruyucu ve tamamlayıcı tıpta kullanılmasının artırılması ile insan sağlığının hizmet ederken, ülkemizde önemli yük teşkil eden sağlıkta gereksiz ilaç harcamalarının azaltılmasına da önemli katkı sağlanmış olacaktır.




Uzm. Dr. Yahya Bahadır

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı / BURSA


Tweets
    2012 Aksu World Tüm Hakları Saklıdır. www.aksuworld.com